• Bilim ve Yaratılış

    MESSİER 87 (M87) GALAKSİSİ’NİN MERKEZİNDEKİ KARA DELİK VE SÜPER KÜTLELİ KARA DELİKLER

    2.388 kere okundu
    Görselin alındığı kaynak: www.eso.org/public/images/eso1907a

     10 Nisan 2019’da ilk kez bir kara deliğin görüntüsü yayımlandı. Olay Ufku Teleskobu Projesi’nde (Event Horizon Telescope, EHT) çalışan astronomların açıklamasıyla beraber fotoğrafı yayımlanan bu kara delik, Messier 87 Galaksisi’nin merkezinde ve bize uzaklığı yaklaşık 55 milyon ışık yılı. Kütlesi ise Güneş’in 6.5 milyar katı olduğu için, ‘süper kütleli kara delik’ deniyor. [1] Güneş’in içerdiği maddenin 6 milyar katından fazlasının bir arada sıkıştığını düşünün, bu müthiş bir oran.

     Süper kütleli kara delikler, en büyük kara deliklerdir ve oluşumlarının da yıldızsal kara deliklerden farklı olması gerektiği düşünülmektedir. Yıldızsal kara delikler çoğumuzun bildiği gibi, çok büyük kütleli yıldızların içlerine çökmeleriyle oluşuyor. Bunların en büyüklerinin, en fazla onlarca Güneş kadar kütleye sahip olduğu düşünülüyor; şimdiye kadar bu kadarı tespit edilebildi. Fakat süper kütleli kara delikler 100 binlerce Güneş kadar kütleye sahip olabileceği gibi, milyonlarca ve milyarlarca Güneş kadar kütleye de sahip olabilir.

     Tespit ettiğimiz kadarıyla, yıldızsal kara deliklerin sahip olduğu kütle ile süper kütleli kara deliklerin sahip olduğu kütle arasında büyük bir uçurum var. Ve ikisi arasında kütleye sahip kara deliklerin tespit edilememesi de bilim insanlarını, süper kütleli kara deliklerin oluşumuyla ilgili farklı teorilere itti.

     Bunlardan biri, galaksilerin birleşmesiyle bu kara deliklerin oluşmasıdır. Hem böylece, birleşen galaksilerin merkezlerindeki kara deliklerin de birleşerek daha çok büyümeleri mümkün. Fakat ‘bunun tek başına yeterli olması mümkün mü?’ sorusu akla geliyor. Çünkü evrenin başlangıç anı, aslında çok da uzak değil; yaklaşık 13 milyar 730 milyon yıl önce. Ayrıca evren sürekli genişliyor, galaksi kümeleri birbirlerinden uzaklaşıyor. Galaksilerin kaç tanesi, oluşmalarından sonraki sürede birleşebilirdi? Bu sürenin yeterli olmayabileceği bilindiği için farklı teoriler de geliştirildi.

     Bir teori de oldukça ilginç. Buna göre süper kütleli kara delikler, algılayamadığımız fakat olması gerektiğini düşündüğümüz ‘karanlık madde’ aracılığıyla oluşmuş olabilir. Çünkü kara delikler, kütle çekimine sahip maddeleri içine çekip alabilir. Karanlık maddelerin de zaten kütleleri olduğu için, süper kütleli kara delikleri onlar da besliyor olabilir. Bununla ilgili karanlık yıldız teorisi bile var. Çünkü bildiğimiz yıldızların büyüklük konusundaki sınırı, böyle süper kütleli kara deliklerin oluşması için yeterli değil. Fakat deniyor ki; bazı yıldızlarda iç reaksiyonlara güç veren şey, karanlık madde olabilir. Karanlık maddenin enerjisi, karanlık yıldızların devasa boyutlara ulaşmasını sağlar. Ve sonuç olarak; süper kütleli kara deliklerin, bu devasa karanlık yıldızlar aracılığıyla olabileceği iddia ediliyor.

     Fakat makul görünen bir teori daha var; bu süper kütleli kara deliklerin oluşumu, evrenin yaratılmasının ilk anlarında başladı. Evren, ilk anlarında daha dar alanda olduğu için madde daha yoğundu ve bu yüzden bu kara delikler oluşup böyle büyüyebildi. Buna göre bu ilk kara deliklerin oluşumu için yıldız aşaması gerekmiyordu; yani gaz bulutları, doğrudan çöküş olarak tanımlanan bir süreçle çok büyük kara delikler meydana getirmiş olabilirler. ‘Galaksi’ adını verdiğimiz yapıların da, yıldızların-maddelerin, oluşan bu süper kütleli kara deliklerin çevresinde bir araya gelmesiyle oluştuğu düşünülüyor. Bu yüzden bu süper kütleli kara deliklerin, evrendeki galaksilerin bir çoğunun merkezinde var olduğu tahmin edilmektedir. Astrofizikçilere göre kütlesi yeterince büyük olan her galaksinin merkezinde bulunurlar. [2] Mesela bizim galaksimiz olan Samanyolu Galaksisi’nin merkezinde olduğu düşünülen süper kütleli kara deliğin adı Sagittarius A*’dır.

     Sonuçta elimizde, bu kara deliklerin nasıl bu kadar sürede bu kadar büyük hâle getirildikleri ile ilgili pek çok teori var. Süper kütleli kara deliklerin yaratılmasında, bu saydığım süreçlerden bir çoğu da geçerli olabilir. Nasıl olursa olsun sonuç aynı; maddeler-yıldızlar bunların etrafında bir araya geliyor, dönüyor. İncelediklerime göre anlıyorum ki bu süper kütleli kara delikler, galaksilerin mevcut durumda olmasının sebeplerinden biri. Galaksilerin bu şekilde oluşumuna vesile olmaları için yaratıldıklarını anlıyorum.

     Her ne kadar, Bekenstein-Hawking Radyasyonu olarak adlandırılan sürece göre kara deliklerin de ömürlerinin olduğu ve ışıma yaparak çok çok yavaş şekilde kütle kaybettikleri gösterilse de [3], evrendeki en kararlı ve en uzun ömürlü gök cisimleridir -mikro kara delikler hariç-. Kara deliklerin tamamen kara olmadığı, yaydıkları bir şeylerin de olduğu ve böylece ölümlü oldukları gerçeğinin tespit edilmesi, pek çok insanı şaşırtmış olabilir.

     Tekrar söz konusu fotoğrafa döneyim. Tabi bildiğiniz gibi fotoğrafta görmediğimiz şey, kara delik. Biz kara deliği etrafında oluşturduğu etki sebebiyle biliyoruz. Fotoğrafta görülen kısım, olay ufkunun çevresi. Olay ufku öyle bir bölge ki, o alanı geçen ışık bile artık geri kaçamaz. Olay ufkunu her ne geçerse geçsin artık geri dönemez, ulaşacağı yer kara deliğin merkezidir. Görselde göremediğimiz kısım sadece merkezi değil, olay ufkunun içini de göremiyoruz; hızı saniyede 299.792 km olan -elektromanyetik dalgalar bu hızla yayılır- ışık bile kaçamıyorsa neyi görebiliriz ki? Bizim gördüğümüz kısım, olay ufkunun çevresinde yörüngeye girmiş olan maddeler. Bu gazlar, kara deliğe yakın oldukları için çok büyük hızlarda dönüyorlar ve birbirleriyle etkileşimlerinden aşırı derecede ısınıyorlar.

    Fotoğraf, doğrudan görüntü sağlayan optik teleskoplarla değil, farklı ülkelerdeki 8 radyo teleskobunun -sonradan daha fazla adete çıktığı da belirtiliyor- tek bir teleskop gibi çalıştırılmasıyla elde edildi. Olay Ufku Teleskobu (Event Horizon Telescope) ismi, tek bir teleskobun değil, tümünün adı; fakat tek bir teleskop gibi çalıştırılıyorlar. Buna “bir teleskop ağı” da diyebiliriz. Hedef, bu çapta üretilemeyen bir teleskobun yapacağı işlemi, bu şekilde uzak bölgelerdeki birçok teleskop ile yapmaya çalışmak. Arada boşluklar olduğu için de elde edilen görüntünün netliği bu kadar oluyor. Çeşitli farklı bölgelere daha fazla teleskop kurulursa, netlik de artacaktır. Gördüğümüz görüntü, olay ufkunun çevresindeki gazların yaptığı ışıma. Radyo dalga boyundaki bu ışıma, merkezde bulunmuyor; çünkü bu bir kara delik. Bilim insanları, radyo teleskopları ile alınan verilerin, gözle algılayacağımız halini bizlere göstermektedir.

     Sonuçta bu gelişmelerle, Allah’ın yaratışındaki ihtişamlı sanatı anlamaya-düşünmeye-hissetmeye bir adım daha yaklaştığımız için çok heyecanlıyız.

      “Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için gerçekten ayetler (deliller) vardır.” (Casiye Suresi, 13) [4]

      “Gerçek şu ki, ben bir hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim.” (En’am Suresi, 79) [5]

    Onur Mustafa Ezber

    Kaynaklar: 

    [1] NASA, “Black Hole Image Makes History; NASA Telescopes Coordinated Observations”, April 10, 2019, https://www.nasa.gov/mission_pages/chandra/news/black-hole-image-makes-history (Erişim tarihi: 24 Nisan 2019)

    [2] Bilim ve Teknik, Sayı 618, s. 18, Mayıs 2019

    [3] Dr. Enis Doko, ‘Bilimsel Gizemler ve Yalanlar’, Destek Yayınları, s. 319